Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Bursa Büyükşehir Belediyesi'nde düzenlenen değerlendirme toplantısında konuştu.

Başkan Bozbey'in konuşmasından satır başları şöyle:

"(Uludağ'daki otel yangını) O 12 kişinin neden orada kaldığını, araştırma konusu tadilat dolayısıyla mı, ancak orada otelin en azından kayak şubesini yöneten ve orada sorumlu olan aile, anne, baba, çocuk, maalesef kafeteryanın hemen üstündeki katta kaldıkları ve yangından direkt etkilenmeleri sonucu, maalesef babanın ve çocuğun milli kayakçımızın, üstelik belirteyim ki aramızda aradığı haberi birimizi derinden üzdü. Bizler geçen yıl da yine oteller bölgesinde yaptığımız denetimler vardı. Yine Kartalkaya yangınından sonra arkadaşlarımız sahaya çıktılar. Bu otellerde daha önce tespitleri yapılmış olmalarına rağmen eksikler var mı ya da yangın yönetmeliğine uygunsuzluklar var mı, bu konularda denetim yaptılar ve denetim sonuçlarını bugüne kadar yapılan tüm denetim sonuçlarını valiliğimiz olmak üzere bakanlığa ve alan başkanlığına iletiyorlar. O raporların bir kısmı da bende mevcut zaten.

SEZONUN KAPANMIŞ OLMASI FACİAYI ÖNLEDİ

Özellikle sezon kapandıktan sonra böyle bir olayın olması, aslında bu bir facianın da önlenmiş olduğunu bize hatırlatması gerekiyor. Düşün, o otelde çalışanlarla birlikte yaklaşık 400 kişinin olduğunu düşünün; 310 kişilik bir yatak kapasitesi var. Öyle bir anda bu yangın bir facia olurdu.

İşletmelerden özellikle isteğimiz, yangın yönetmeliğine harfiyen uyulmasıdır. Bu da yetmiyor; bir talebimiz var: Bakanlıktan, ilgili liderlerden, çalışan toplu yerlerde çalışan, hatta çalışanların tümünden, bu yapı ile ilgili dahi yangınla, depremle ve afetle ilgili konularda eğitim verilmesi ve sertifikaya tabi tutulması gerekmektedir.

Bu otelde kafeterya üçüncü katta, yangının üçüncü katta çıktığı bilgisi var. Hemen üst katta da odalar var; zaten vefat edenler de dördüncü katta kalıyor. Bina sekiz katlı, artı çatı katı da var. Böyle bir yapıdan bahsediyoruz. Burada mutlak ve mutlak personelin yangın eğitimi almasını ve doğru biçimde yangına müdahale bilincini kazanmasını sağlamalıyız. Yangına anlık müdahale önemlidir çünkü itfaiye 3 dakikada ulaşıyor. Bir avantajımız daha var; biz Büyükşehir Belediyesi olarak geçen yıl Uludağ'daki itfaiye grubumuzu üç kat artırdık, hem personel olarak hem de araç olarak. Tek araç vardı, altı personel vardı. Ancak riski gördük, geçen yıl dedik ki; yani o bölgede orman yangını olabilir, otellerde olabilir. Bunu görerek hemen gelirken daha bir planlama yaptık ve oradaki itfaiye sayımızı 18'e, araç sayımızı da üç kata çıkardık.

Kışın yeni araçlarımız gelecek, daha önce bilgisini verdik. yedi araç aldık, şimdi sekiz araç daha alıyoruz; onun ihalesi yapılıyor. 4-4 olarak bu araçlarla birlikte toplam 15-16 civarında itfaiye grubumuza katılmış olacak.

İtfaiyey için 50 personelimiz bakanlıktan istedik. Aslında daha fazla sayı istemiştik ama 50 yeterlidir dediler. Biz 50 personelimizi aldık, şu anda onları da eğitiyoruz.

Yangına ilk müdahale çok önemli. Bakın, arkadaşlarımızın müdahalesi ile birlikte yangın hem kontrol altına alındı hem de kısa sürede, aynı zamanda orada arkadaşlarımız tek tek odaları kontrol ederek, acaba burada biri var mı ya da orada maruz kalan biri var mı diye tek tek odaları gezdi.

Büyük geçmiş olsun, tekrar ediyorum. Artık bu yangın konularına tabii vatandaşlarımız da çok duyarlı, basınımız da çok duyarlı, halkımız da çok duyarlı. Hem bizim turizm gelirlerimizi etkileyecek, turizm anlamında da bize negatif etki yapacak bir durum söz konusu. Onun için otellerin konaklama alanlarının ya da diğer alanların mutlaka itfaiye raporlarına ve yönetmeliklerine uygun yapı yapma zorunluluğu vardır. Bunu özellikle istiyoruz. Bundan sonra da denetimlerimiz artarak devam edecek. Valiliğimizle bu tür yapılarla ilgili kapatma kararlarını aldığını biliyorum, onların da gerçekleştiğini biliyoruz. Ancak dediğimiz gibi, bu süreçlerin belirli aralıklarla sürekli olarak denetlenmesi son derece önemli. Eksiklikleri giderilmeyen yerlerde de tam kapatmanın, yani kapıya kilidi vuracaksınız, içeriye kimseyi almayacaksınız. Belki bir bekçi olabilir, içeride kimsenin kalmaması lazım. Bu önemli, hakikaten hepimize tekrar geçmiş olsun. Sabah böyle uyandık, inşallah bundan sonra bu tür olaylarla karşılaşmayız. Bu arada tabii geçmiş kade gecenizi de kutluyorum. Birkaç gün sonra da Ramazan Bayramımız, şimdiden daha iyi bayramlar diliyorum hepinize. Bizler Büyükşehir Belediyesi olarak hep söylüyorum, şeffaf bir anlayışa sahibiz. Her türlü bilgiyi paylaşmak konusunda hassasiyetimiz var ve nasıl hesap veriyorsak, hesap vermeye de kendimizde bir zorunluluk görüyorsak, hesap sormayı da mutlaka kendimizde görüyoruz ve bu tür hesap soruları da zaman zaman yapacağız, yapıyoruz da.

Bugün ana konumuz aslında BUSKİ sizlere daha önce de paylaşmıştım biz her ay bir konuyu gündeme getirip sizlerin nezdinde hem buraları bilgilendirelim bilinçlendirelim hem de sizlerde okurum da yapı ile ilgili bilgi sahibi olun istiyorum.

EKREM İMAMOĞLU'NUN TUTUKLANMASI

Hukuksuz bir şekilde evinden alınıp yargılanması akabinde tutuklanması, tabii ki biz kent yöneticileri açısından son derece duyarlı olmamız gereken bir konu. Bugün hiçbir belediye başkanı, büyükşehir belediye başkanları, ilçe belediye başkanları ya da belde belediye başkanları, hiç kimse, bir savcı çağırdığı zaman asla bir yere kaçmaz. Savcı davet ettiği zaman koşa koşa gideriz, biz hep gittik. Ne gerekiyorsa biz doğruları onlarla paylaşırız. Ancak böyle bir şekilde gözaltına alınması, insanlarımız açısından bu açıdan baktığımızda doğru bir uygulama olmadığını hepimiz biliyoruz. Hepimiz insanız, hepimizin ailesi var, hepimizin sevdiği, saydığı insanlar var. Bunları düşündüğümüzde, hakikaten bizlerin sorumluluğu çok fazla. Bunu biliyoruz, bu sorumluluğumuzu yerine getirmek için de en hassas olan kesimlerden birileriyiz. Bu durum doğru değil; bu durum bizim demokratik yapımızı sorgulattırıyor, hukukun üstünlüğünü sorgulattırıyor, adaleti sorgulattırıyor. Bize kimse şunu dememeli: Bu ülkede özgürlüklerle ilgili, demokrasi ile ilgili kötü sözler söylememeli. 86 milyon kişi bu ülkede, hiçbirimiz bunu hak etmiyoruz. Hiçbirimiz ne hukuksuzluk sözcüğünü, ne adaletsizlik sözcüğünü, ne de demokrasiye inanmıyor sözcüğünü hak ediyoruz. Hiçbirimiz bu ülkede birinci sınıf vatandaşız, bu ülkenin bireyiyiz. Hepimiz birliği ve beraberliği için el ele, kol kola olmalıyız. Bu konunun hassasiyetine bir kez daha değinmek istiyorum; gerçekten yapılanlar kabul edilebilir değil. Kimdir, nedir bu? Bu tabii ki siyasal iklimin getirdiği bir ortamda tartışılır, ancak insani olarak baktığımızda, insan olarak bizler hiçbirimiz bunu hak etmiyoruz.

İnsan olarak bakmak lazım hukuka çünkü hepimize lazım, hepimize lazım. Devletin dini nedir? Adalettir. Bakın, adaleti tesis etmek zorundayız. Geçen hafta, şu 3-4 gündeki ekonomik kayıplarımızı değerlendirdiğimizde hepimiz %30 civarında fakirleştik.

CHP Bursa'dan sandık çağrısı! CHP Bursa'dan sandık çağrısı!

Çok iyi analiz yapmamız lazım. Biz ülkemizi seviyoruz, 86 milyonun da sevdiğine inanıyorum. Onun için bu olayların bir daha olmamasını diliyorum. Adil bir şekilde yargılanalım, herkese adil yargılansın. Zaten adil yargılanma haktır.

Farklı fikirlerin aslında karşındakine o konu hakkında bir kez daha değerlendirmesini sağladığı gibi, aynı zamanda ters açıdan da baktığında gerçekten doğruya daha yakın bir şekilde ulaşabilir duruma gelir. Bunu yaşadık, gördük. Onun için eleştiri her zaman için insanları doğruya yöneltir. Bu anlamda ben umuyorum ki, içerideki tutuklu bulunan belediye başkanlarımızın bir an önce hakim karşısına çıkarılıp orada salıverilebilmelerini arzu ediyoruz ve işlerinin başına dönüp gerçekten hizmetle ilgili projelerini ortaya koymaları en büyük arzumuz, en büyük dileğimizdir. Yargılayın, suç varsa atın içeri ama önce suçlu gömleğini giydirip sonra kendini savunmasını yargılama, böyle bir şey değil."