Bugün, bir kâbus gibi başladı ve adeta karanlık bir çöküşün izlerini taşıdı. Bolu Kartalkaya'daki otel yangını, korkunç bir şekilde geceyi sarstı.
Bugün, bir kâbus gibi başladı ve adeta karanlık bir çöküşün izlerini taşıdı. Bolu Kartalkaya'daki otel yangını, korkunç bir şekilde geceyi sarstı. Sabahın ilk ışıklarıyla duyduğumuz acı haber, yüreğimizi derinden yaraladı: 10 kişi ölmüş. Ancak gün sonu geldiğinde, bu sayı dehşet verici bir şekilde 76’ya çıktı. Hayatını kaybedenler ve onların aileleri için içimizde bir boşluk kaldı. Bir yangının harabe bıraktığı kalp ağrısı, sadece yangının yayıldığı binada değil, tüm ülkenin ruhunda yankılandı.
Fakat, bu felaket yalnızca fiziksel bir yıkım değil, aynı zamanda toplumsal bir kırılma gibi. Bu tür büyük olaylar, toplumun dayanışma gücünü ve acıyı paylaşma kapasitesini sınar. Ama bugün, ne yazık ki, bir başka felaket daha gündemi işgal etti. Sivas Yıldız Dağı’nda bir otelde meydana gelen gaz sıkışması sonucu patlama, o an için ne kadar korkutucu olsa da, şu an için daha büyük bir felaketin habercisi olmasın diye dua ediyoruz. Yaralılar var, ama bir can kaybı yaşanıp yaşanmadığı henüz netleşmedi. Her yeni felaket, bir öncekini gölgede bırakıyor ve insanlığın içinde bulunduğu bu kaos hali, korkutucu bir şekilde sürekli büyüyor.
Gün ortasında bir başka acı haber geldi: Siyasi bir darbe ile karşılaştık. Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın tutuklanarak cezaevine gönderilmesi, ülkenin siyasi atmosferinde ciddi bir gerilim yarattı. Her geçen gün, iktidarın muhalefete yönelik sert tutumları, demokrasiye olan inancı zedeliyor. Bu olay, sadece bir siyasi gelişme değil, aynı zamanda halkın özgürlük ve ifade hakkına karşı yapılan bir saldırı olarak da algılandı. Toplumun geniş bir kesimi, bu tür hareketlerin bir baskı ortamı yarattığını ve bu baskıların zamanla büyüyüp, daha büyük bir toplumsal çöküşe yol açabileceğinden endişeleniyor.
Ve günün sonunda, karanlık gecede bir başka kötü haber daha geldi. Çanakkale Ayvacık açıklarında meydana gelen 5.2 büyüklüğündeki deprem, doğal felaketlerin son halkasıydı. Şükürler olsun ki, şu an için büyük bir can kaybı haberi almadık. Ancak, bu haber de düşündürücü bir şekilde günün tamamlayıcısı oldu: Doğa bile, insanın yaşadığı bu karanlık günlere eşlik ediyor gibiydi.
Bugün, tüm bu felaketler ve acılarla dolu bir günü geride bırakıyoruz. Her yeni gelişme, adeta bir lanet gibi üzerine yapışıyor. Ama yine de bu gün, aynı zamanda bir dönüm noktası olabilir. Yaşadıklarımızın, toplum olarak hangi yolda ilerlediğimizi sorgulamamız için bir fırsat sunması dileğiyle… Belki de bu lanetli gün, uyanışa giden ilk adımdır. Umarız ki, halkın kayıpları, ülkenin bu karanlık anlarından daha güçlü bir şekilde çıkmasını sağlar.
Her şeye rağmen umut, bizleri ayakta tutan bir ışık olmaya devam ediyor. Fakat bu ışığı kaybetmemek için, toplumun ve bireylerin birbirine daha sıkı sarılması, dayanışmayı elden bırakmamaları gerekiyor.